You should never tell a psychopath they are a psychopath. It upsets them.

Baris Yesari Transcripts: Mahkum S2E3 (TR)

(03:50 04:20)

Fırat: Neredesin lan? Neredesin oğlum? Bir işaret çak. Korkma. Gelip senin tepene çökeyim.

Barış: Sen beni asla yakalayamayacaksın savcı.

(09:55 12:35)

Barış: Mahkûmlar! Neredeymiş benim adalet savaşçılarım? Bizler için cani diyorlar, biliyorsunuz değil mi? Biz onların gözünde katil, pislik, cani, müptezel, psikopat, kötü ruhlarız. Ve onların adalet terazisinde bizlerin ağırlığı yok. Bizim de onların terazisiyle işimiz yok zaten. Çünkü biz öldürenle değil, neden öldürdüğüyle; hırsızla değil, neden çaldığının çaresizliğiyle ilgileniyoruz. Adam niye cani oldu? İçindeki adalet terazisini kim tekmeledi diye soruyoruz. Şimdi bu güzel soygun için ve benimle yol yürüdüğünüz için sizlere birer içki ısmarlamak istiyorum. İçkiler benden. Buyursunlar. Fukara nerede?

Sasha: Barış...

Rafi: Barış Bey...

Barış: Ne? Ne?

Sasha: Fukara yok.

Barış: Ne demek yok?

Sasha: Gelecek. Yani gecikti, gelecek.

Barış: Senin burada onu beklemektense onu aşağı indiriyor olman gerekmez miydi?

Sasha: Gerekirdi. Yakalanacağız diye korktu. Bir anda rögar kapağını üstüme kapattı.

Barış: Korkar çünkü o çömez. Sasha sen bunların başındasın ya! Değil misin?

Sasha: Öyleyim. Aslında rögara kadar gayet güzel beraber geldik. Arkamızda da o eski polis Mami vardı.

Barış: Siz ne ara takibe düştünüz ki? Siz hedefte değildiniz ki.

Sasha: Biliyorum. O (###) Fukara yolda bir tane poster gördü. Bütün şarjörü posterin üstüne boşalttı.

Barış: Poster?

Sasha: Bunun beraber iş yaptığı rapçi bir arkadaşı varmış. Şarkısını çalmış, piyasaya çıkmaya hazırlanıyormuş. O da posterde görünce bir anda delirdi. Arka arkaya pat pat pat sıktı.

Barış: Sen nasıl engel olamadın?

Sasha: Barış bir anda oldu. Eğer ben o çocuğu o hâlde paketlemeseydim şu anda polis bizim kafamızı ezmişti bile.

Barış: Kimse yerin altına indiğinizi gördü mü?

Sasha: Hayır, saçmalama. Mami gelmeden ben indim.

Barış: Umarım yakalanmamıştır. Yakalandıysa da kendini öldürür. Ya yakalanmadıysa?

Rafi: Sabaha kadar bekleyelim. Eğer gelmezse Dadaloğlu'ndan yardım isteriz.

Sasha: Gelecek. Barış gelecek, eminim.

Barış: Ben de burada salak salak zafer konuşması yapıyorum. Adamlarından biri yukarıda kalmış, ben hâlâ konuşuyorum.

(23:25 25:50)

Barış: Teşekkür ederim. Senin gözün bir şey görmüyor değil mi? Bu hayatta istediğin her şeyi yapabilirsin gibi geliyor şu an.

Eylül: Nasıl yani?

Barış: İstediğin her neyse onun için sen savaşabilirsin bile. Onu elde etmek için her şeyi yaparsın sen. Çünkü kazanmanın verdiği hazzı seviyorsun.

Eylül: Yani. Evet, hepimiz gibi.

Barış: Biliyorum, çünkü bir zamanlar ben de senin gibiydim.

Eylül: Sen hâlâ öylesin.

Barış: Hayır. Öyleydim. Ben değiştim. Kazanmak için her şeyi yapamam. Kaybetmekten korktuğum şeyler var.

Eylül: Ne gibi?

Barış: Aşk gibi. Büge gibi. Ben de Büge'yi görmezden önce istersem dünyayı yerinden oynatırım zannediyordum. Aptal aptal düşünceler vardı kafamın için. Ama sonra onun eline dokunamadığım zaman... Ao! Ayıldım. Dedim ki ben o kadar güçlü değilim. İnsan istediğinde her şeyi yapıyor da istediği bedene dokunamadığında deliye dönecek gibi oluyor. Büge de benim için öyle işte. Yukarıda istersem dünyayı yerinden oynatabiliyorum ama ona kendimi bir adım bile yaklaştıramıyorum. Acizlik.

Eylül: Belki de hak etmiyordur.

Barış: Büge her şeyin her zaman en iyisini hak ediyordur. Anladın mı?

Eylül: Fukara hâlâ dönmedi.

(27:59 29:25)

Barış: Gelmedi mi daha?

Sasha: Yok.

Barış: Dadaloğlu'ndan haber var mı?

Rafi: Pusula gönderdim ama henüz cevap gelmedi.

Barış: Allah kahretsin! Bıktım bu aptallıklardan gerçekten. Bir kişiyi daha kaybetmeye tahammülüm yok benim. Duydunuz mu?

Sasha: Yakalandıysa ne yapması gerektiğini biliyor.

Barış: O biliyor. Peki sen onun ne kadar sadık olduğunu biliyorsun Sasha? Ya da sen Rafi? Ya yerimizi okuduysa?

Sasha: Yapmaz öyle bir şey. Ben onun bu davaya ne kadar inandığını kendi gözlerimle gördüm.

Barış: Neden burada değil o zaman?

Gazanfer: İntikamını almak istediği rapçiye gitmiş olmasın?

Sasha: Bakalım mı?

Barış: Güneşsizlik sizde iyice kafa yaptı. Eğer yerimizi okuduysa o savcı yukarı da bir yer bizi bekliyordur. Bize garanti haber lazım.

Rafi: Dadaloğlu'ndan gelecek cevaba göre hareket etmek en doğrusu.

Barış: (###) bu iletişimsizliği gerçekten! Kimse dışarı çıkmayacak, duydunuz mu? İhtiyaç olduğunda sadece güvenli girişler çıkışlar kullanılacak, o kadar. Acil durumda ne yapılacağını biliyorsun Rafi. Savcı adım adım peşimizde. Herkes gözünü dört açsın.

(41:55 43:20)

Barış: Biz bu mahkûmlara tek tek eğitim vermedik mi? Tek tek anlatmadık mı kuralları? Ben daha ne yapayım? Aile dizilimi mi yapayım bunlara?

Sasha: Bebeğim biz her türlü suça karıştık ama şarlatan değiliz.

Barış: Fukara. Tamam, çıkarmış işte (###). Niye sinirlenip hayatını tehlikeye sokuyor ki?

Sasha: Bu albüm yayınlanmamış. Diğer rockçı çocukla beraber kendileri için çıkarmışlar.

Barış: Bunun 'feat'i de bunu satmış, gidip şarkı çıkarmış, öyle mi? (###) görüyorsun işte.

Sasha: Çok var, çok.

Barış: Milyonlarca.

Sasha: Hikâyesinden bize bahsetmemesi enteresan. Yani niye bize katıldın dedim, hayallerim için gibi bir laf etti.

Barış: Hayali olanın bizimle ne işi olur? Biz hayallerimiz söndüğü için buradayız. Yakalanmış mıdır sence?

Sasha: Bilmiyorum.

Barış: Ben bu çocuk ne ayak hiç anlamadım. Billboardda görmese en yakın arkadaşından kazık yediğinden haberi bile olmayacak. (###) gördü.

Sasha: 'Baby' biliyorsun, ben Pollyannalıktan nefret ederim. Ama bu olay bizim oluşumumuz için sanki biraz şairane oldu. Bizim sayemizde gerçekten intikamını alacağı kişiyi görmüş oldu.

Barış: Tamam, bulsun. Güzel, onda bir şey yok. Ama niye gidip (###) gibi şehrin ortasında billboard kurşunluyorsun? Biz boşuna mı kurduk bu yeraltını?

Sasha: Salak.

(48:40 49:10)

Rafi: Barış Bey, Dadaloğlu'ndan cevap gelmeden yukarı çıkmak hiç içime sinmiyor.

Barış: İçine sineyim Rafi! Yeter artık bu kadar sessizlik. Ne olacaksa olsun.

Sasha: Acaba bize yardım etmekten vaz mı geçti?

Rafi: Yok. Öyle olsaydı bunu sessiz durarak belli etmezdi. Aksine daha çok ses çıkarırdı.

Sasha: O zaman onlar da Fukara'yı bulamadı. O yüzden ulaşmıyorlar bize.

Barış: Bunların hepsini soracağım o boncukçuya.

(49:40 50:15)

Barış: Ne oluyor lan burada?

Sasha: Her yer kapalı.

Rafi: Tuzak olabilir.

Barış: Ulan savcı! Ulan savcı! Gözünü karartıp Dadaloğlu'nu almış bu. Kesin iş birliği yaptığımızı anladı.

Sasha: Öter mi diyorsun?

Barış: Ne bileyim öter mi, ötmez mi? Ulan Rafi, nereden bulaştırdın bu adamı bize?

Rafi: Dadaloğlu bizi ele verirse başına ne geleceğini çok iyi biliyor.

Sasha: İyi, tamam. Dadaloğlu, Fukara'yı aramıyorsa o zaman biz bulacağız.

Barış: (###) fakiri! Ne işler açtın başımıza.

(54:52 55:15)

Barış: Evet, ne âlemdeyiz?

Rafi: Neredeyse hazır. Her koridora bir adam koydum. Bütün kovanlara da patlayıcı yerleştiriliyor.

Barış: Güzel. Biz Sasha'yla güvenli noktadan yukarı çıkacağız. O Fukara'yı bulacağım. En ufak bir şeyden şüpheleneyim kendi ellerimle geberteceğim onu. Burası sende.

Rafi: Dikkat edin.

(01:02:55 01:03:45)

Barış: Ne yaparsak yapalım yakalanmayacağız. Ama diyelim ki yakalandık. Konuşmayacağız. Baktık zorluyorlar kendimizi imha etmek altın kural. Ama son çare. Karşınızda yılan gibi zekâsıyla savcı olacak. Beni çok iyi tanıyor. Sizden birini bulduğunda beni bulabileceğini gayet iyi biliyor. O yüzden her an arkanızda olma ihtimalini asla unutmayacaksınız. Yukarıda başınız sıkışırsa size gösterdiğim kapıdan başka kapıyı kullanmak yok. Yasak! Sadece o kapı. Anlaşıldı mı?

(01:05:00 01:05:30)

Sasha: Bak 'baby', şirkette çalışırken nasıl söyleniyordun ama inşaatını başlattığın yer bizim acil durum kapımız oldu.

Barış: Ben burayı daha büyük krizler için saklıyordum aslında ama (###) Fukara yüzünden erken kullanmak zorunda kaldım. Gelse bari (###).

Sasha: Gelmesi yetmiyor. Bir de yalnız gelmesi lazım.

Barış: O savcıyı da peşine takıp gelirse benden günah gitti. Ayık ol.

(01:05:35 01:06:18)

Barış: Müze gezmekten nefret ediyorum. Bizim masterg*t Zahit Bey bayılırdı. Onun sevdiği her şeyden nefret ediyorum zaten.

Sasha: 'Baby', bu seninki değil mi?

Barış: Şampiyon? Evet. Bu o.

Sasha: 'Baby' ne yapıyorsun?

Barış: Ama bu benim arabam.

Sasha: Tamam, senin araban ama biraz sakin olman lazım.

Barış: Anneciğim bununla dolaşmaya bayılırdı be. Görüyorsun değil mi o Zahit Efendi'yi? En sevdiğim arabayı tutmuş nereye vermiş.

Sasha: Çünkü o da senin sevdiğin her şeyden nefret ediyor.

Barış: Sana bunun hesabını sorarım.

(01:12:00 01:12:30)

Barış: Fukara, biz niye zora düştük oğlum?

Fukara: Abi, sen zor durumda kalınca buraya girin demiştin.

Barış: Savcıyı peşine takıp mı gel dedim (###)!

Fukara: Abi, yemin ederim haberim yoktu peşimde olduklarından.

Barış: Fark etmedin bir de çok güzel!

Sasha: Sen niye intikam almak için rapçiye gidiyorsun?

Barış: Oğlum, tek başına intikam alabilecektin madem ne (###) benim peşime takıldın lan?

Sasha: 'Baby, baby', aşağıda konuşacağız. Bizden haber alamazsa Rafi, yeraltını patlatacak.

(01:13:55 01:14:08)

Fırat: Ulan Barış. Ulan Barış! Bana bir işaret çak! Bana bir ışık ver lan (###)! Geleyim, seni bulunduğun yerden alayım, ümüğünü sıkayım! (###)!

(01:14:14 01:14:48)

Barış: Oğlum, ben seni niye yanıma aldım? Neden? Ben sana güvendim çünkü. Niye? Kaldır kafanı! O gözlerindeki acıyı gördüm! Dedim ki bu adamın acısı var. Acısı olan adam ne yapar? Sonuna kadar gider! Ama bunu yaparken arkadaşlarını satmaz! Hayatlarını tehlikeye atmaz! Ulan, sen bizim hayatımızı nasıl riske atarsın? Tek başına intikam almaya gitmek ne demek?

(01:15:30 01:15:36)

Fukara: Abi, bana acıma! Bana acıma!

Barış: Ne yapıyorsun lan? Oğlum, bir dur.

(01:16:00 01:16:20)

Barış: Olayımız tam olarak bu işte. Yüreğin yüzünden benimle berabersin. Bana bak, bir daha hata yapma. Eğer yaparsan yüreğim kan ağlaya ağlaya parçalarına ayırırım seni. Yapma. Şimdi s*kt*r git buradan.

(01:29:58 01:31:20)

Barış: Senin yanında olmak varken... elini tutmak... boynunu koklamak varken. Ben nelerle uğraşıyorum. Kızgın mısın sen hâlâ bana? Yoksa kahramanın olabilir miyim? Büge, sana ulaşamamam beni delirtiyor.

Büge: Yeni yaşıma sensiz giriyorum. Çok mutsuzum, çaresizim. Seni sevmek, beni mahvediyor Barış. Ama en çok da bir daha şu fotoğraftaki gibi mutlu olamayacağımızı bilmek mahvediyor.

(01:32:00 01:34:30)

(Flashback)

Büge: Barış?

Barış: Günaydın, sevgilim.

Büge: Ne oluyor ya?

Barış: Bak bakalım, ne oluyor?

Büge: Biz gece evde uyumadık mı? Nasıl geldik buraya?

Barış: Ona uyumak denmez aslında. Sen bayıldın. Ben seni buraya getirdim. Bak bakalım, nereye getirmişim? Çünkü bugün çok güzel bir gün. Özel bir gün. Baş başa olmak istedim.

Büge: Aa...

Barış: İyi ki doğdun sevgilim. İyi ki doğmuşsun. Ve iyi ki benim sevgilim olmuşsun.

Büge: Sen nasıl hatırladın benim doğum günümü?

Barış: Ben senin o koca gözlerindeki kirpik sayını biliyorum. Doğum günü ne ki?

Büge: Ver, ver.

Barış: Dur, şunu yakayım.

Büge: Çabuk, çabuk.

Barış: Dileğini de tut.

Büge: Tamam, tutuyorum. Dur.

Barış: Bundan sonra her sene doğum gününde seni böyle uyandıracağım, söz.

Büge: Her sene mi?

Barış: Her sene.

Büge: Her sene?

Barış: Evet.

Büge: Tamam, peki o zaman bundan beş sene sonra biz nerede olacağız?

Barış: Beş sene sonra? Beş sene sonra biz, bence evlenmiş olacağız. Ve bizim bir de bir tane çocuğumuz olacak. Rahat durmayız ama yavrum, yaparız bir çocuk.

Büge: Ama sen çocuk mu istiyorsun?

Barış: Evet. Niye? Serseriyiz diye baba olamıyor muyuz biz?

Büge: Sen de haklısın. Tamam. O zaman sen şimdi isim de düşünmüşsündür.

Barış: Düşündüm tabii.

Büge: Tamam, o zaman kız olursa ne istiyorsun?

Barış: Kız olursa... hazır mısın?

Büge: Çok.

Barış: Geliyor.

Büge: Gelsin.

Barış: Leyla.

Büge: Ben kız olursa Deniz. Tamam, peki, peki. Erkek olursa?

Barış: Erkek olursa... Can!

Büge: Can!

Barış: Canımın canı. Artık bu dünyayı sadece içinde sen olduğun için seviyorum.

(01:34:50 01:37:25)

Barış: Gel, Azimet, gel.

Azimet: Ben diğerleri gibi değilim. Rahat ol benim yanımda.

Barış: Atsana şuna bir tane. Azimet, baksana şuna. Çok güzel, değil mi? Çok âşığım Azimet, çok. Uzanayım, onu alayım diyorum. Olmuyor. Ondan vazgeçeyim diyorum. Beceremiyorum. Bu da benim sınavım herhâlde. Bu da benim ruhumun acısı.

Azimet: Ağla. İçindeki zehri at. Bak, yanında değilsin. Dokunamıyorsun. Göremiyorsun. Ama kalbin biri için atıyor. Hâlâ hissedebiliyorsun. Hem belki bir yerlerde o da seni düşünüyordur, kim bilir? Oğlum, bak bu dünyada ölümden başka her şeye çare var. Hem ben senin annen sayılırım. Sevgine güven. Sen kazanacaksın.

Barış: Of ulan of! Az iki yatayım mı şurada?

Azimet: Yat.

(01:43:40 01:47:45)

Barış: Yalnız evinde hiç buz yok savcı. Bilseydim yanımda getirirdim.

Fırat: Nasıl girdin lan buraya?

Barış: Hayatına girdiğim gibi dan diye, dan diye!

Fırat: Şimdi dan diye vuracağım seni! O beynini patlatacağım! Barış, elini çek! Dokunma onlara!

Barış: Savcı sen şimdi gerçekten her şeyi unutacak mısın? Oğlum, seninle bir sürü şey yaşadık lan! Hepsini mi?

Fırat: Seni mahkûm etmeden hiçbir şey unutmayacağım lan!

Barış: Evet, üç ay içerisinde beni mahkûm edecekmişsin. Buraya öyle yazmışsın.

Fırat: Öyle olacak.

Barış: Hadi bakalım.

Fırat: Kalk! Kalk!

Barış: Buraya gerçekten sana teslim olmaya geldiğimi düşünmüyorsun, değil mi? Ben buraya Büge ile Can'ı almaya geldim.

Fırat: Alırsın, alırsın, alırsın! Madem sen buraya kadar geldin beni şimdi o saklandığın yere götüreceksin. O aptal müritlerinle beraber seni de toplayacağım ve bu işi bitireceğim!

Barış: Bitmez ki! Seninle mezara ben savcı! Bana bak, şöyle düşün. Ben senin artık hafızanım. Sen unutsan da ben her şeyi hatırlayacağım. Hepsi kafamın içinde olacak.

Fırat: Öyle olacak. Aynen öyle olacak, kafanın içinde. Bak, tam buralarda bir yerde. Hafıza merkezi. Yani bende problemli olan yer. İnsanın kulağına bir çınlama geliyor. Dayanılmaz bir şey. Kim olduğunu bile hatırlamıyorsun. Adını bile unutuyorsun. Ama sen unutmazsın, öyle değil mi? Unutmazsın. Güya hakkımda her şeyi bildiğini zannediyorsun ama bilmediğin bir şey var Barış. Patlayan bir beyin hiçbir şey hatırlamaz!

(Silah sesi)

(Fırat uyanır.)

Fırat: Barış Yesari, can düşmanın. Her gün onu öldürmek isteyeceksin ama yapamayacaksın. Senin elini kirletmek için her şeyi yapacak. Ama asla düşmanına benzemeyeceksin.

(01:56:35 01:58:22)

Fırat: Barış! Ne oldu lan? Geldik mi yolun sonuna? Kaldır o kafandakini! Utandın mı yoksa?

Adam: Hepimiz Barış Yesari'yiz!

Fırat: Hepimiz Barış Yesari'yiz, öyle mi? Oğlum, senin kafanı patlatırım lan! Alın lan şunu, al! Alın bunu! Alın bunu! Lan, kim bu?

Mami: Bilmiyorum Fırat, bilmiyorum!

Fırat: Nerede lan bu Barış Yesari? Neredesin oğlum? Barış!

Barış: Yakala bakalım! Hangimizi yakalayacaksın? Artık benden çok var savcı.

(02:06:20 02:08:00)

Barış: İyi ki doğdun sen! İyi ki doğdun sen! Mutlu yıllar sana!

Büge: Ne yapıyorsun sen be manyak? Böyle doğum günü sürprizi mi olur? O gönderdiğin küçük şeytan beni öldürecek zannettim biliyor musun?

Barış: Başka türlü böyle bir organizasyona katılmayı kabul etmezdin ki hayatım.

Büge: Ne istiyorsun sen benden?

Barış: İyiliğini, güzelliğini ve sağlığını. Bir de hep benimle olmanı. Hadi yardım et yakalım şunu. Bir dilek tut.

Büge: Sen kutlanacak dilek mi bıraktın be! Kurulacak hayal falan bıraktığını mı zannediyorsun? Mahvettin her şeyi!

Barış: Erken gönderdiğim doğum günü hediyemi beğendiğini ummuştum.

Büge: Keşke doğum günü sürprizi düşünene kadar o yolladığın mücevherleri nasıl bozduracağımı anlatsaydın bana! Ben hiçbir yerde satamıyorum onları. Çocuk ölecek, vakit yok!

Barış: Ben o kadar acelen olduğunu bilmiyordum ki. Söyleyecektim tabii nasıl halledeceğini.

Büge: Var tabii acelem Barış, hiç vakti yok. Kalmadı yani. Hatta benim gidip, hemen bir para bulup... benim gitmem lazım ya!

Barış: Tamam, dur. Ayağın, tamam. Tamam. Hemen gidiyorsun ve ben sana nasıl çözeceğini anlatıyorum. 'Okay'? Ve bundan sonraki doğum gününde evimizde, yatağımızda uyanıyorsun. Ve gözlerini açtığında, sana söz veriyorum yanında ben olacağım.

(02:11:18 02:11:40)

Barış: Neyi kutluyor ki bunlar? Yerime gönderdiğimiz çocuk konuşmuş olmasın?

Sasha: 'Baby', konuşmuş olsa sence burada âlem mi yaparlar yoksa yeraltına mı inerler? Birazdan orası kan gölüne dönüşsün de ben göreceğim onların âlemlerini!

Barış: Hadi 'baby', biz neyi bekliyoruz? Başlasınlar!

Sasha: Başüstüne, zevkle.