You should never tell a psychopath they are a psychopath. It upsets them.
Barış: Savcı, sen sana verilen dersi yaşamadan anlamayan bir adamsın. Gerçekten. Teoride berbatsın. Pratikte anlıyorsun. O yüzden ben sana şimdi bizim adalet sistemimizi uygulamalı anlatacağım.
Fırat: Giryan!
Barış: Ya. Giryan ya. O yanındaki de Ali Rıza. Hatırladın mı? Senin saldığın adam. Sen saldın onu savcı. Sonra biz cezasını keselim dedik, sen araya girdin. Ben bunu öldürmeyeyim dedim, vazgeçtim. Dedim ki bu vatandaşımızı acaba daha hayırlı bir işte nasıl kullanabilirim? Buldum! Derse hazır mısın savcı? Güzel. Çünkü Ali Rıza da hayatta kalmak için biz ne dersek yapmaya hazır. Tabii sen kafasına bir tane sıkıp onu oturtturmayacaksan. Ali Rıza! Tarih tekerrür edecek, değil mi lan Ali Rıza? Yani sonuç olarak savcı, sen masum bir insanın hayatını kurtarmak için bir suçluyu öldüreceksin. Ve bizim için adalet terazisi müthiş oturmuş olacak. Ama yok, ben elimi kana bulayamam daha ortada suç bile işlenmedi, yok dersen, bekleyeceksin. O zaman bu masum kadının geleceği bu sapık herifin vicdanına kalacak. Bekleyeceksin. Her zaman yaptığın gibi. Sonra biz tabii ki bu adamı alıp sana teslim edeceğiz. Ve sen sonrasında onu yargılayacaksın falan filan, bla bla. Adalet teoriyle anlatılmaz savcı. Pratikle anlatılır. Ee? Seçimini yap. Hangi adalet?
Fırat: Ali Rıza. Akıllı ol ve yapma, beni duydun mu?
Ali Rıza: Yapmak zorundayım. Yaşamak istiyorum.
Fırat: Eğer o kadına zarar verirsen bu adamlar seni yaşatacak mı zannediyorsun salak?
Barış: Hayır, bizi karıştırma. Sen şunun suratına baksana savcı. Sence huylu huyundan vazgeçer mi? Sık kafasına, hadi.
(Fırat, silahı Barış'a doğrultur.)
Fırat: Adama durmasını söyle. Adama durmasını söyle!
(Gazanfer ateş eder.)
Barış: Sadece küçük bir uyarı atışıydı, biliyorsun değil mi? Yoksa Gazanfer'in boş attığını daha kimse görmemiş.
Fırat: Durmasını söyle.
Barış: Biz tarihle konuştuk, o işi sana bıraktık. Sen halledeceksin. Hadi Fırat. Savcı, ilk cinayetini işlemek üzeresin, heyecanlı mısın? Hislerini biraz alabilir miyiz?
(Fırat ateş eder.)
(Fırat zincire ateş eder.)
Fırat: Benim dediğim gibi olacak. Duydun mu? Bugün burada kimse ölmeyecek! Kim suçluysa adalete teslim olacak.
Barış: Sen ve senin gibiler adaleti hiçbir zaman sağlayamayacaksınız. 'Never ever'.
(Sasha, Ali Rıza'nın kafasına ateş eder.)
Sasha: Bugün biri ölecekti ve öldü.
Rafi: Bayanlar baylar, gidebiliriz.
Barış: Adalet 101 dersinden sınıfta kaldın savcı. Ama merak etme, adalet neymiş ben sana öğreteceğim.
Eylül: Madem o adamı benim yerime sen öldürdün, madem benim intikamımı sen aldın onun yerine sen öleceksin.
Sasha: Sana yemin ederim bunun bedelini çok ağır ödeyeceksin.
Barış: Hey, hey, hey! Sakın! Hişt, sakin. Eylül...
Sasha: Yap.
Barış: Sakın.
Sasha: Yap.
Eylül: Barış, benim hakkımdı.
Barış: Tamam, senin hakkındı, haklısın ama bu konunun Sasha'yla hiçbir ilgisi yok. Ben karar verdim. Eğer kendine haksızlık edildiğini düşünüyorsan tetiği çek. Benim kararımdı.
(Barış, Eylül'ün elinden silahı alır.)
Sasha: (#$#)! Sana yemin ederim, seni paramparça ederim! Beni duydun mu?
Barış: Tamam, tamam!
Sasha: (#$#)!
Barış: Yeraltının kurallarına uymamanın ne olduğunu hepiniz öğreneceksiniz. Yıkıl karşımdan. Götürün şunu! Alın götürün bunu gözümün önünden.
Sasha: Tutamayacağım kendimi, öldüreceğim seni!
Barış: Tamam! Tamam Sasha, sakin. Dağılın hadi. 'Relax baby'.
Sasha: Hadsiz.
Barış: Bana ait olana yakın olmanın bedelini ödeyeceksin Fırat.
(Telefon çalıyor.)
Fırat: İstersen aç.
Büge: Yok, önemli bir şey değildir.
Fırat: Ama önemliye benziyor.
Büge: Fırat, ben şöyle bir yerde insem mi?
Fırat: İleride ineceğim dedin Büge.
Büge: Dedim de aklımdan çıkmış işte, kafa kalmadı ki. O ameliyat olacak çocuğumuzun ailesine uğrayacaktım.
Fırat: İyi, tamam. Dur, şurada indireceğim hemen.
Büge: Şu, evet, şöyle bir yerde.
Fırat: Tamam.
Büge: Teşekkür ederim.
Fırat: Dikkat et.
Büge: Tamam.
(Telefon çalıyor)
Büge: Alo.
Barış: Yanında Fırat, aklında Barış. Bence bu ikili delilik seni yorar.
Büge: Sen ne diyorsun be?
Barış: Tebrik ediyorum. Uzaktan bakınca mutlu bir aile gibi görünüyorsunuz.
Büge: Bana bak, doğru konuş. Biz Fırat'la sadece aynı insan tarafından hayatı karartılmış iki yakın arkadaşız.
Barış: Yakın arkadaş mı? Bu 90'lar yalanı be! Bu eskimedi mi? Bana bak, bu mesafe beni bozar, haberin olsun.
Büge: Sana ne be? Hem sen beni böyle kafana estikçe arayamazsın.
Barış: Ben arıyorum da sen de açıyorsun ama. Yoksa Fırat'a konuştuğumuzu söyledin mi?
Büge: Barış!
Barış: Tamam, tamam. Kızma, söylememişsindir, biliyorum. Çünkü sen de hâlâ beni seviyorsun. Ben de seni hâlâ çok seviyorum sevgilim. O kadar çok seviyorum ki o savcının karımın güzel gözlerine bakan gözlerini oyacak Can'a dokunan ellerini kıracak kadar ama bir yandan da senin huzurunu kaçırmamak için duracak kadar. Bak bu kadar çok seviyorum seni işte. Oğlum iyi gözüküyor. Paşam boy atmış, öyle mi?
Büge: Evet, oğlum büyüdü. Kendimize yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum.
Barış: Söyledin mi?
Büge: Neyi ne zaman söyleyeceğim?
Barış: Babasının ölmediğini.
Büge: Barış saçmalama. Öyle bir şeyi söylemek ne kadar zor bir şey, sen biliyor musun?
Barış: Bence bir an önce söyle Büge. Ölmüş bir babadansa ölüp tekrar hayata dönmüş bir baba ona iyi gelecektir.
Büge: Sen ne demek istiyorsun? Barış!
Barış: Herifteki cürete bak! Karımı, çocuğumu yanında dolaştırıyor.
Sasha: Hâlâ karım diyebiliyorsun ya ben sana gerçekten inanamıyorum.
Barış: Ne yapmamı bekliyorsun?
Sasha: Sence? Neyse. Ne yapman gerektiğini bilmiyorum ama tek bildiğim şey var. Biz buraya köstebek gibi sıkıştıysak bunun tek bir sebebi var. O da senin sevgili karın.
Barış: Biliyorum. Bilmem mi! Ama hâlâ içimden bir ses ona son bir şans ver diyor. Son bir şans.
Sasha: Eğer yine seni satarsa o zaman başından beri yapman gereken şeyi yapacak mısın?
Barış: Gözümü bile kırpmadan.
Rafi: Affedersiniz ama bizim daha önemli meselelerimiz var. Mesela son yaptığımız eylemden sonra her yerde didik didik bizi arıyorlar.
Barış: Her yerde, evet ama burada değil Rafi. Burada internet yok. Telefon çekmiyor. Aşağıdan yukarıya da bizi kimse satamaz.
Sasha: Evet, güvenlik açığımız yok ama sempati topladığımız kadar antipati de topladık. Yani bu Ali Rıza her ne kadar şerefsiz bir pislik olsa bile insanlar korktu.
Rafi: Mahkûmların beynini yıkayıp zorla burada tuttuğumuzu söylüyorlar.
Barış: Algı olayı bu arkadaşlar. Eğer toplum bizi gözü dönmüş katiller olarak görüyorsa biz de onların damarına dokunacak yeni bir eylem yaparız. Yeni yapacağım eylemle halkı damarından vurmamız lazım.
Sasha: Vurmak demişken küçük, tatlı Eylül konusunu ne yapmayı düşünüyorsun? Doğru düzgün silah kullanmasını bilmiyor. Yanlışlıkla tetiğe bassa bum!
Rafi: Böyle şeyler bulaşıcıdır Barış Bey. Baştan önlem almak gerekir.
Barış: Sen aşağıdakilere haber ver. Bugün hükmü verilecek.
Sasha: İşte bu!
Rafi: Barış Bey, Dadaloğlu bu Hacı Alagöz meselesine fena takmış durumda. Sizinle konuşmak istiyor.
Barış: Üf! Yaşlılar beni çok yoruyor.
Rafi: Yukarıdaki tek gözümüz Barış Bey. Arayı iyi tutmamız gerekli.
Barış: İyi, tamam. Neyi yapmadığımızı gidip anlatalım. Baba figürlerinden nefret ediyorum Rafi.
Dadaloğlu: Biz sana bir liste verdik daha ilk isimde çuvalladın. Nasıl olacak bu işler Barış?
Barış: Dadaloğlu ben sana durumu bir izah edeyim.
Dadaloğlu: Gerek yok. Ben sana izah edeyim. Seninle anlaşmamız bitti. Sana tahsis ettiğim her şeyi geri alıyorum.
Barış: Peki, sen bilirsin. Demek ki senin kitabında masum insanları öldürmek diye bir şey var. Güzel. Alagöz aşireti uyuşturucu işinde evet ama Hacı Alagöz'ün hiçbir şeyden haberi yok. Babasının kurduğu kirli bir düzen sadece.
Dadaloğlu: Babası 40 yıl evvelden dostumdur. Bir yanlışınız olmasın?
Barış: Rafi Bey her işi belgelerle halleder. Asla yanılmaz. Yaa! Biz Hacı Alagöz'ü bu yüzden hedeften çıkardık. Sana danışmadan da hareket edelim istemedik. Şimdi hâlâ birlikte miyiz? Yoksa...
Dadaloğlu: Yeni hedefler için benden haber bekleyin.
"Aradığınız numara kullanılmamaktadır."
Barış: Demek telefonu değiştirdin Büge Hanım. Dadaloğlu senden bir şey rica edebilir miyim? Özel bir mesele.
Barış: Evet! Şimdi siz bana diyeceksiniz ki hani burası özgürlüklerle dolu bir yerdi? Hani biz artık mahkûm değildik? Evet, artık mahkûm değilsiniz. Ama ben size yerin altında anarşi vadetmedim. Ben size kendimizden önce birbirimizi düşündüğümüz bir düzen vadettim. Ama bu arkadaşımız birlikte yürüdüğümüz o özgürlük yolunu tehlikeye atacak bir hata yaptı. Kendi nefsine yenik düştü ve üstüne itaatsizlikte bulundu. Sasha'nın kafasına silah dayadı. Ne yazık! Yani bizim yukarıda o istemediğimiz, nefret ettiğimiz duygulardan birini tuttu, aşağı yanımıza indirdi. Şimdi ben bu arkadaşa sormak istiyorum. Böyle davranarak sen neye hizmet ettiğini düşünüyorsun acaba?
Eylül: Hırsıma yenik düştüm. Gerçekten kötü bir niyetim yoktu.
Sasha: Kıvranma, Eylül. Kafama silah dayayacak kadar cesurdun ya cesaretini göster.
Eylül: İntikamımı alamadığım için öfkeliydim. Sasha'nın yaptığını öğrenince ben çok öfkelendim. Ben yıllardır bu anı bekliyordum.
Barış: İşte tam da bu! Hayat bir kavga ve en büyük düşmanımız kendimiziz. Başkası değil. Yukarıdakiler değil. Yukarıdakiler en fazla bizi öldürebilirler. Ama biz hata yaparsak düşüncelerimizi yok edebiliriz. İşte bu arkadaş modern zaman bencili bir insan gibi sadece kendini düşündü. Üstüne itaatsizlikte bulundu. Ben gelmesem Sasha'yı öldürecekti.
Rafi: Eylül söylemek istediğin bir şey var mı? O hâlde liderimiz Barış Yesari cezanı kesecek.
Barış: Bu yaptığının benim adalet anlayışımda tek bir karşılığı var. Sasha'ya yapmak istediğini yaşayacaksın. İnfaz edileceksin.
Nazlı: Baba film bitti mi?
Can: Daha arkadaşlarını kurtaracaklardı.
Büge: Yok canım, herhâlde teknik bir arıza falan olmuştur.
Barış: Bütün seyircilerimizden çok özür dileyerek kısa bir ara rica ediyorum.
"Bu manyak katil Barış Yesari değil mi?"
Barış: Büge, Nazlıcığım ve canım oğlum! Bensiz sinemaya gidersiniz demek! Aşk olsun size!
Can: Baba?
Fırat: Sakin, sakin! Kızım sakın korkma. Çocuklar sende! Yavaş yavaş! Herkes sakin olsun. Kapı açılmıyor. Büge çocuklar sende. Müsaade edin.
Barış: Can, babacığım kafanın şu an çok karıştığını biliyorum ama sakın korkma oğlum, tamam mı? Babacığım ben ölmedim. Ben yaşıyorum. Annenle sana ufak bir oyun oynadık sadece. Merak etme, çılgın prens yaşıyor.
Can: Anne, babam nerede? Babam yaşıyor. Anne, babam nerede?
Büge: Can, lütfen!
Barış: Bir daha kavuşacağız ve hiç ayrılmayacağız merak etme. Tamam mı babacığım? Şimdi tüm seyircilerimizden bütün çocukların kulaklarını kapamalarını rica edeceğim. Çünkü söyleyeceğim şeyler gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Hey! Yeni Barış Yesariler yetişsin istemeyiz değil mi? Savcı sen şimdi gece gündüz benim sıradaki hedefimin peşinde çalışıyorsundur değil mi? Şimdi öğreneceksin, merak etme. Büge öyle bir şey yapacağım ki en çok sen mutlu olacaksın. Hayatım şu bir gerçek ki eski Barış Yesari en çok kadınları üzdü. Ama yeni Barış en çok kadınları mutlu edecek. Bilhassa seni. Bir çocuğun ruhunu öldürmek nasıl cinayetse bir kadının onurunu öldürmek de cinayettir.
Fırat: Açıldı. Büge çocukları al ve kaç. Çabuk!
Büge: Tamam! Hadi koş! Koş!
Fırat: Nazlı! Acele! Hadi kızım! Hadi!
Büge: Dikkat et!
Barış: Savcıcığım yeni eylem yarın gece tam 00.00'da. Sakın geç kalma. Geç kalınca ne olacağını biliyorsun. Sevgili seyirciler Barış Yesari'nin sunduğu perşembe gecesi sineması kaldığı yerden devam ediyor. İyi seyirler.
Fırat: Bekle... Bekle...
Can: Anne, babam nerede? Burada mı? Baba! Baba!
Büge: Hişt! Sus ne olur. Sana her şeyi anlatacağım ama sonra. Şimdi sakin kalıp buradan çıkmamız lazım tamam mı? Fırat! Nerede o? Burada mı?
Fırat: Yok.
"Barış: Yarın gece saat tam 01.00'de ilk öpüştüğümüz yerde seni bekleyeceğim. Gündüz solup akşam açanlara."
Rafi: Arkadaşlar tek sıra hâlinde böyle bir dizilin bakalım. Siz de hanımefendi. Buyurun. Silahları alabiliriz.
Fukara: Ne oluyor şu an?
Sasha: İnfazı siz yapacaksınız.
Fukara: Ne? Ağzından çıkanı senin kulağın duyuyor mu? Biz birbirimizi öldürmeye gelmedik ki buraya.
Sasha: Sana söyleneni yap. Ayrıca benim kafama silah dayandığında da aynı şeyi hissetmiş miydin çok merak ediyorum.
Fukara: Ben silah falan hiç sevmiyorum. Sen bana silah verme.
Sasha: Al şunu.
Fukara: İstemiyorum.
Sasha: Al şunu dedim Fukara!
Barış: Fukara, şu an sinirli olduğunu biliyorum. Sinirlen. Öfkeni kontrol etmeye çalışmak için delirdiğini de biliyorum. Delir. Yanımda olmandan çok mutluyum ama emre itaat etmezsen bir dahakine duvarda asılı olan sen olursun. Al bu silahı.
Rafi: Herkes silahlarını alsın ve kontrol etsin. Nişan al. Nişan al. Nişan al!
Barış: Suçla ceza aynı anda doğmuşlar. Tıpkı benimle Savaş gibi. Şimdi hiçbir suçun cezasız kalmaması umuduyla. Ateş!
Barış: 'Ladies and gentlemen'. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi denen yerdeyiz. Gördüğünüz gibi silahlarınız kuru sıkı. Eylül bir hata yaptı ama cezasını çekti. Gerçek bir ölüm korkusu ölmekten daha büyük bir cezadır. Güzel.
Barış: Ao! Niye yapmadın?
Hak ettiğini düşünmedim.
Barış: Yaa, o kadar iyisin ki!
(Rafi adamı vurur.)
Barış: O hak etmedi evet ama sen hak ettin. Niye? Çünkü emre itaat etmedin.
Sasha: Şarjörü alayım.
Barış: İşte bu! Bravo! Seninle gurur duyuyorum Azimet. Bence artık hazırsın. Arkadaşlar bu haftanın intikam sırası Azimet'te. Tebrik ederim.
Barış: Oğlum sen öldün geri döndün lan. Tebrik ediyorum seni. Ama ne dönüş be. Hayatım boyunca hiç kimsen olmadı. Çocukken de. Ne yalan mı? Kimsen yoktu. Ama şimdi ağzından çıkacak tek bir kelime için dünyayı yakacak bir ordun var. Artık kimse seni yıkamayacak.
Fırat: Ne oldu lan korktun mu? O beynin sana yine oyunlar mı oynuyor yoksa seni gerçekten buldum mu?
Barış: Ne oluyor lan?
(Barış uyanır.)
Barış: Ne yapıyorsun sen? Ne işin var senin burada? Seni aşağıda kurşuna dizdirebilirdim, biliyorsun değil mi?
Eylül: Ama yapmadın. Muhteşem bir cezaydı. Bir kez daha âşık oldum sana.
Barış: Duyuyorsun değil mi? Bak buranın var olma sebebi olarak beni görüyorsun ya ben de kendi var olma sebebim olarak Büge'yi görüyorum. Burada sadece o var. Son zamanlarda kötü olaylar yaşadın. Daha fazla kalbin kırılmasın.
Sasha: Bunun ne işi var burada? Barış... sakın.
Barış: Küçük bir Stockholm sendromu olabilir. Benlik hiçbir ilgisi yok.
Sasha: Bak, eğer bu kız kontrolden çıkarsa başımıza çok fena bela alırız, haberin olsun.
Barış: 'Baby' sen kıskandın mı?
Sasha: Efendim?
Barış: 'Baby'... 'Baby', bak benim bu hayatta bir tane bebeğim, bir tane canım oğlum, bir tane de 'baby'im var, o da sensin.
Sasha: Biliyorum, biliyorum ama ben senin için söylüyorum.
Barış: Ben de biliyorum hayatım. Ama ne olur biraz daha sakin ol. Bak, onları biz yönetiyoruz. Biz gerilirsek onlar da gerilecek. Hepsi bu. Yukarıdan haber var mı?
Sasha: Var. Bazılarının aksine ben sana bunu haber vermeye gelmiştim. Dadaloğlu, bize yardım edecek. Yani, işlerimiz çok daha kolay hallolacak ‘baby’.
Barış: Güzel. Güzel. Hadi bakalım.
Barış: Azimet bak, sakin ol. Hepimiz senin için buradayız. İçinden geldiği gibi. Kendi adaletinin peşine niye düştüğünü anlat bize. Bunu hepimizin bilmeye hakkı var.
Barış: Geleceksin değil mi sevgilim? Geleceksin değil mi? Bana hâlâ sadıksın değil mi? Geleceksin. Gelmezsen neler olabileceğini tahmin ediyorsun bence.
Rafi: Akşam için teknik hazırlıklar tamam. Azimet'i de hazırlıyorlar.
Barış: Sasha döndü mü?
Rafi: Hayır, henüz gelmedi.
Barış: O kuyumcunun rutinini öğrenmemiz gerek. Kaçta girer, kaçta çıkar?
Rafi: Merak etmeyin, halledecekler.
Barış: Rafi, yarın yine bütün manşetlerde biz olacağız.
Sasha: 'Baby'!
Barış: Ne oldu?
Sasha: Fıratlar Nedim'i öğrenmişler! Kuyumcudan çıkar çıkmaz ekibiyle karşılaştım Fırat'ın. Of!
Barış: Tamam, öğrensinler. Ne fark eder? Bizi durduramayacaklar.
(Fukara'nın yüzünü görebilmek için şapkayı çıkarmasını söyler.)
Barış: Çıkar bakayım. Ao!
Sasha: Ben de kötüyüm Barış.
Barış: İşte bu! Korkunun kokusu! Onlara vereceğimiz korkunun kokusu bu. Biz bu anlar için yaşadık. Unutmayın. Çok bekledik. Böyle zamanlar bizim düğünümüz, şenliğimiz. Unutma, bu planın en önemli parçası sensin. Buradaki en önemli şeylerden biri de sensin benim için. Sakın unutma. Evet, işte bu! Yeraltının savaşçıları yeryüzüne çıkıyor. Hadi!
Azimet: Ben kimseyi öldüremem Barış oğlum.
Barış: Ben senden bunu istemiyorum ki. Bak, biz insanlara derslerini sadece onları öldürerek değil yaşatarak da vereceğiz. Nedim Noyan ölümü hak etmedi, haklısın. Ama gel onu ölmekten beter edelim. Her şeyi zannettiği servetini elinden alalım. Yani onu öldürerek değil. Başkalarını yaşatarak alalım senin intikamını.
Sasha: 'Baby', kameraları iptal edeyim mi?
Barış: Yok. Bırak çeksinler. Haberlere çıkalım, gündem olalım. Savcı çenen kopsun! Yanlış yoldasın!
Rafi: Buyurun.
Barış: Konuştuğumuz gibi, 30 saniyeniz var. Çabuk! Her şeyi alın, her şeyi, hepsini.
Ayşe: Mücevhercinin alarmları devreye girdi.
Barış: Rafi, konuştuğumuz gibi. Siz önden. 'Baby', siz Fukara'yla taksiyle.
Sasha: Sen ne yapacaksın?
Barış: Benim ufak bir işim var, biliyorsun. 'Grande finale'.
Sasha: Gelmeyecek.
Barış: Hadi! Hadi!
Fırat: Hedef mücevherciydi. Hedef mücevherciydi, Nedim değildi ki. İntikamlarını soygunla aldılar, cinayetle değil. Mücevhercinin etrafını ablukaya alın, çabuk!
Ayşe: Abi Barış kaçıyor.
Fırat: Nasıl? Şerefsiz!
Barış: Ne olur gelmiş o Büge. Ne olur. Of!
Büge: Barış.
Barış: Bir an şüphelendiğim için kendime öyle kızdım ki. Geldin. Geldin. Çünkü sen de hâlâ beni çok seviyorsun. Sevmesen gelmezdin.
Büge: Geldim evet. Çünkü çocuğumuza yaptıklarının hesabını sormak zorundaydım. Senin ona yaşattıkların yüzünden şu an evde, babam yaşıyorsa niye beni gelmiyor diyen ve bunun için bana kızan bir çocuk var. Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Hadi beni harcadın tamam. Kendi çocuğuna da mı hiç acımıyorsun? Sen psikopatsın Barış, tamam. Ama çocuğuna bunları yaşatacak kadar mı psikopatsın?
Barış: Bizim çocuğumuz kıyametin içine doğdu zaten. Merak etme, senden de benden de daha kuvvetli biri olacak o. Ayrıca sen Fırat'la sinemaya gidersen, ben o filmi oynatmam Büge! Onunla olan yakınlığın beni ne kadar yaralıyor, farkında değil misin sen?
Büge: Ne yaralaması be, ne yaralamasından bahsediyorsun sen? Ben burada paramparça olmuşum! Ben senin yaptıkların yüzünden bu hayatta gördüğüm küçücük bile olsa güzel bir şeyin peşinden koşmak zorundayım anlamıyor musun sen?
Barış: Sakın!
Büge: Çünkü neden biliyor musun? Benim senin gibi canım sıkılınca ölme lüksüm de yok! Benim kendimden nefret etmek gibi bir lüksüm yok! Çünkü neden biliyor musun? Benim sorumlu olduğum bir çocuğum var senin aksine!
Barış: Biliyorum sevgilim, hepsini biliyorum. O yüzden son eylememi size adadım ben.
Büge: Ne eylemi, neden bahsediyorsun sen?
Barış: Öncelikle sevilmemiş, ruhu öldürülmek üzere olup böyle gözümüzün içine bakan ama kimsenin fark etmediği çocuklar için. Sonra da o güzel kalbiyle onlar için çalışan uğraşan sevgilim için. Bu mücevherlerin sahibi bir çocuğa sırt çevirmişti. Ve şimdi senin bunları alıp, onlara götürmeni istiyorum.