You should never tell a psychopath they are a psychopath. It upsets them.

Baris Yesari Transcripts: Mahkum S1E18 (TR)

(02:25 02:48)

Barış: Büge! İyi misin, iyi misin? Tamam yok bir şey. Yok bir şey geçti, gel tamam. Gel yok bir şey. Tamam yavrum geç. Geçti tamam.

(03:20 04:10)

(Fırat, Cemre'nin cesedinin başındayken arabayla giden Barış'ı görür.)

Fırat: Sen mi yaptın? Sen yaptın değil mi? Sen yaptın değil mi lan! Şerefsiz! Şerefsiz!

(06:35 07:00)

Hacı: Savcı, sen Barış yaptı diyorsun ama ben Suşi'yi de gördüm.

Fırat: Fark etmez. Ya yaptı ya da yaptırdı. Çantadaki bütün delilleri yok ettiler. Kendimi aklamamı engellemeye çalışıyorlar. Cemre'ye benim yüzümden kıydılar.

(07:02 07:58)

Büge: Kız öldü. Kız öldü, gencecik kız öldü. Allah kahretsin ya, Allah kahretsin!

Barış: Hadi be Sasha, neredesin ya?

Büge: Gencecik bir kız öldü. Tertemiz bir kızı öldürdü. Sen mi yaptın, Sasha kendi kendine mi yaptı? Kim yaptı?

Barış: Ne fark eder? Biz bugüne kadar ne yaptıysak Sasha'yla birlikte yaptık.

Büge: Bir insandan bahsediyorsun. Bardak kırılmadı Barış, tertemiz bir kız öldü. O kadar iyi bir insan öldü ki.

Barış: Aç artık şunu yavrum, aç hadi.

Büge: Öldü.

(10:33 12:10)

Fırat: Cemre benim avukatımdı, evet. Ama aynı zamanda dostumdu. Ve benim yüzümden öldürüldü.

Derya: Nasıl yani, anlamıyorum.

Fırat: Cemre bir gün sonra delillerle beraber adliyeye gidecekti. Benim suçsuzluğumu kanıtlamak için.

Derya: Deliller?

Fırat: Evet deliller. Çantasındaydı ama alıp kaçtılar.

Derya: Bu kadar eminsin yani? Kim yaptı peki bunu?

Fırat: Yesariler, Savaş Yesari.

Derya: Yesar... Sen ciddi misin ya? Yesarilere taktığını duymuştum ama ne alakası var şimdi bununla.

Fırat: Derya, bu istediğim şeyin kabul edilebilir bir tarafı yok, anlıyorum. Ama bana inanman gerek. Derya beni tutuklama. Olay yerine girebileyim, delillere ulaşabileyim, bu cinayeti çözelim, Cemre'nin katili kim, bulalım. Bak bu olay çözdükten sonra cinayetten öte bir şey olduğunu anlayacaksın. Benim davamla olan bağlantısınız da.

Derya: Açık konuş açık!

Fırat: Şu an ne desem saçma gelecek, biliyorum. Cemre'nin katili beni de yaktı. Ama Savaş Yesari'yi aldığın anda anlayacaksın.

Derya: Ben sana niye inanayım, elinde kanıt yok bir şey yok.

Fırat: Kanıt olmadan konuşmayacağımı biliyor olman gerek. Al, Cemre'nin telefonu. En son kiminle konuşmuş bak. Aynen öyle, Savaş Yesari. Derya bak bu olayı çözemezsem eğer katili bulamazsam beni tutukla. Ama o ana kadar bana yardım et. Adalet için.

(14:30 15:10)

Derya: Nereden başlıyoruz?

Fırat: Savaş Yesari. Gidip onu alman gerek.

Derya: Sen savcılık günlerini hatırladın galiba. Elimde kanıt yok, nasıl alacağım adamı?

Fırat: Bu cinayeti çözmek istiyorsan eğer, Savaş Yesari'yi alman şart. Cemre, eğer onunla o gece erken buluşabilseydim çantasında delil vardı. Benim karımı öldürmediğime dair deliller.

Derya: Fırat bunlar çok büyük iddialar.

Fırat: Çünkü karımı ben öldürmedim. Cinayetin işlendiği bıçağın üstündeki kan ona ait, analiz ettirildi. Cemre sisteme talep girdi. Bir gün sonra benim suçsuzluğumu kanıtlayacaktı, o yüzden öldürüldü.

(15:50 17:50)

Barış: Hadi be Sasha, hadi be yavrum! Neredesin sen? Kesin bunun başına bir şey geldi. Aldı mı bıçağı almadı mı? Ne b*k yiyeceğiz, çık ortaya!

Barış: Ne yapıyorsun sen?

Büge: Gidiyorum.

Barış: Nereye?

Büge: Ben bu kadar şeyden sonra artık bu evde kalamayacağım. Yapamayacağım Barış.

Barış: Kalıyordun, ne oldu?

Büge: Doğru söylüyorsun evet. Ben de aynı şeyi söylüyorum zaten kendime. Kalıyordun diyorum ama bilmiyorum, herhâlde artık fazla geldi bana. Yani hem Nazlı'nın annesi, hem şimdi Cemre. Buraya kadarmışım ben. Buraya kadar dayanabiliyormuşum demek ki.

Barış: Hayatım bak Cemre elindeki delillerle benim hayatımı karartacaktı. Bir daha görüşemeyecektik.

Büge: Cemre! Cemre, senin öz kardeşinmiş ya! Barış, öz kardeşin senin! Hiç mi vicdanın sızlamıyor? Hiçbir pişmanlık niye duymuyorsun?

Barış: Ben kardeşimi öldürdüm. Ve bunun da vicdan azabını bir ömür çekeceğim zaten. Ama sana anlattım. Bizim için yaptım lan! Seni tekrardan, Can'ı tekrardan alabilmek için yaptım. Büge ne olur bırakıp gitme beni. Ben sensiz yapamam. Yapamıyorum. Sasha'yı da bulamadım zaten.

Büge: Yaptıklarının bedelini ödüyordur belki diye bu kadar korkuyorsun değil mi?

Barış: Tahir, Tahir'e gitti.

(17:55 18:50)

Zahit: Barış, nasıl yaptın bu işi? Nasıl yaptın bu işi, nasıl? Nasıl yaptın bu işi? Cemre'ye böyle bir şeyi nasıl yaparsın?

Barış: Kardeşim olduğunu çok daha önce söyleseydin keşke.

Zahit: Söyleyemedim. Sizlerden uzak tuttum. Böyle olacağını biliyordum.

Barış: Yok, sen kendi günahlarını kapatmak için uzak tuttun, o ikisi farklı.

Zahit: Hayır, sen kendi günahlarını örtmek için yaptın bu işi.

Barış: O iş öyle zannettiğin gibi olmadı Zahit Bey de ben şimdi sana bunu burada anlatmayayım. Madem öyle, madem sen kızını bu kadar çok seviyordun niye almadın o zaman yanına?

Zahit: Senin yüzünden. Senin yüzünden!

(20:00 23:45)

Barış: Aklım ermeye başladığından beri hep aynı soruyu soruyordum kendime. Kafayı patlatana kadar hem de. Bir cevap bulamamıştım. Sen bana bugün bir cevap verdin aslında biliyor musun? Bu yüzden mi sevmedin sen beni? Öyle mi? Bu yüzden mi nefret ediyorsun sen benden?

Zahit: Büge, bizi yalnız bırak.

Barış: Bırakır mısın! Senin çalışanın değil o, benim karım. Affedersin hayatım.

Zahit: Sevmemişim? Sen benim oğlumsun. Benim sevdiğim kadınla ayrı bir hayatı yaşamama engel olduğun için sana kızdım.

Barış: Sen istediğin hayatı yaşayamadın bana da mı yaşatmayayım dedin? Ne güzel babalık bu be? Vallahi. Bir şey soracağım sana. Sen gerçekten o kıza, bana babalık yaptığını düşünüyor musun? Gelip öyle bir de bana hesap soruyorsun karşımda?

Zahit: Barış, Barış!

Barış: Bak Savaş öldü, Cemre öldü. Barış Yesari de çok yaşadı sayılmaz. Ao! Zahit Yesari'nin yola devam ettiği sadece kafası bozuk ve katil evladı kaldı. Pardon, sen beni evlat olarak da görmüyordun değil mi? Haklıymışım ama değil mi? Sana söylediğimde geçen gün, ben öldürmeyi senden öğrendim diye. Bak, sen de sevdiğin kadın için öldürmüşsün. Ne kadar ortak yönümüz var aslında.

Zahit: Ben zorunlu olarak yaptım. Sen adam öldürmekten zevk alıyorsun. Seninle beni aynı kefeye koyma. Anlaşıldı mı?

Barış: Ben öldürdüğüm kimse için pişman değilim. Haklı olabilirsin. Ama bir kişiyi öldürmediğim için çok pişmanım. Bana bak. Bana bak bana! Benim adım Barış. Ben kardeşimi öldürdüm. Ama sevdiğim kadını aldım, bak içeride. Sen bunu yapamamışsın, korkmuşsun. Buldum. Sen yenilmişsin. Yenilmişsin sen.

Zahit: Yenilmişsin? Senin arkanda olmasaydım, adli tıptan parmak izlerini sildirmeseydim bugün bu zafer naralarını atamazdın. Bir gün bile yaşayamazdın anladın mı? Bir gün bile! En başından beri Savaş'ı kusursuz oynaman için elimden geleni yaptım. Benim sayemde oynuyorsun Savaş'ı. Bana haber vermeden hiçbir halt yapmayacaksın. Artık saçmalık istemiyorum. Yarın da derhâl işinin başında olacaksın.

Barış: Bravo! Bak sen busun işte, aferin sana. Bak, Cemre'ni üzüntüsü falan... Yine iş güç anlattın. Oh!

Zahit: Zorunluydum çünkü dediğin gibi elimde kalan yarım ve bozuk bir evlat. Zahit Yesari'nin de azla yetinmesi gereken günler gelmiş demek ki.

Barış: Az bazen çoktur baba. Ben sana her şeyin çoğunu yaşattım.

(23:50 24:02)

Barış: Uf! Hadi be Sasha! Hadi be yavrum ya!

(24:04 24:45)

Barış: Büge! Büge, ne olur gitme. Ne olur beni bırakma, ben sensiz yapamam, yapamıyorum. Söz veriyorum sana, ne istersen yapacağım. Sasha'yı bulana kadar kal bari.

Büge: Ne istiyorsam yapacak mısın?

Barış: Evet.

Büge: Ne istiyorsam?

Barış: Ne istersen.

Büge: Peki, o zaman bir daha hiçbir şekilde hiç kimseyi öldürmeyeceksin. Söz ver.

Barış: Söz.

(36:20 39:50)

Barış: Tahir Bey kolay gelsin. İstifa etmişsiniz, hayırlı olsun. Buyurmaz mısınız? Dertleşirdik Biraz. Ben de bu hayattan istifa edip başka bir hayata başlamak istiyorum biliyor musun?

Tahir: Aksini beklemiyordunuz sanırım Barış Bey?

Barış: Yok. Ben sizi ölmüş olarak bekliyordum Tahir Bey.

Tahir: Ne demek istiyorsunuz?

Barış: Kediyi öldüren şey neydi? Beş harf. Harf ister misin? Süren doluyor.

Tahir: Merak. Tıpkı Cemre'yi öldürdüğü gibi, değil mi?

Barış: Yok. Cemre'yi o bıçağı teste yollayıp ona vererek sen ve onu gaza getiren kardeşin zannettiğin Fırat Bulut öldürdü. Sahi sen Sasha'nın elinden nasıl kurtuldun ya? Nasıl oldu o iş?

Tahir: Sasha?

Barış: 'Yes'. Dün gece sana gelmedi mi?

Tahir: Sasha beni öldürmeye mi geldi?

Barış: Gördün mü, görmedin mi?

Tahir: Ben kimseyi görmedim.

Barış: Kesin Cemre'den sonra başına bir şey geldi.

Tahir: Bu işlediğiniz suçlardan paçayı kurtaramayacaksınız. Bunun için hepimizi, herkesi öldürmeniz gerekecek.

Barış: Bana yapamayacağım bir şey söyle Tahir.

Tahir: Ne Fırat ne de ben bu işin peşini bırakmayacağız.

Barış: Oo! Yüce adaletimize saygılarla. Sen önce tıpış tıpış bir şirkete gel, benim peşime ondan sonra düşersin. Sahi savcı nerelerde? İyi mi o? Sağdan, soldan çıkıp boğazıma sarılması lazımdı ama...

Tahir: Yine yapacak. Ayrıca ben ölsem de artık o şirkette tekrar çalışmam.

Barış: İyi tamam. Ölünce bırakırsın ama şimdi şirkete. Unutma, Tahir. Sen, Zeynep Bulut cinayetinde delil kararttın.

Tahir: Ben suçumun cezası neyse çekerim de siz acaba işlediğiniz suçlardan kaç kere müebbet yiyeceksiniz? Hesaplamamı ister misiniz?

Barış: Sizin bu savcıların problemi ne ya? Muhabbeti sürekli müebbete getiriyorsunuz. İyi. Tamam, peki. Babanın kumar borçlarını ödedim ya, onları bana geri ver. Ne oldu? Dolar üstünden ödemiştim bir de onları, hatırlıyorsun değil mi? Bir de o arabandan ve manitacılık yaptığın evinden de vazgeçmen gerekiyor. Çünkü onların hepsi benim. Tahir, bir de şey yap. G*t*nü kolla. Çok fazla şey biliyorsun.

(52:45 53:45)

Barış: Büge! Ne oluyor burada? Sen iyi misin?

Derya: Derya Noyan. Cinayet bürodan. Bizimle emniyete kadar gelmeniz gerekiyor Savaş Bey.

Barış: Pardon ama sebep?

Derya: Cemre uysal öldürüldü.

Barış: Aa! Bizim şirket avukatlarından Cemre? Niye? Nasıl olmuş?

Büge: Sadece avukatınız mıydı? Yani başka bir yakınlığınız yok muydu?

Barış: Yok tabii ki. Eşim de tanırdı kendisini. Bizim şirket avukatlarımızdan. Çok iyi kızcağızdı ya! Tüh! Üzüldüm hakikaten. Nasıl olmuş?

Büge: Öldürülmeden önce en son sizinle görüşmüş telefonda.

Barış: Gece mi öldürdüler?

Büge: Savaş Bey bunların hepsini emniyette konuşacağız. Çıkalım mı?

Barış: Tabii, buyurun.

Barış: Hayatım ben anahtarımı alıyorum. Merak etme, gelirim bir iki saate.

(58:25 01:05:45)

Barış: Merhaba! Derya Hanım! Komiserim! Hadi ama bakın işim gücüm var benim. Böyle olmaz. Yahu size zorluk çıkarmadım, geldim. Avukatımı istiyorum ben!

(Fırat gelir.)

Barış: Savcı! Hayırdır ya? İadeyi itibar mı yaptırıyor sana?

Fırat: Kes lan sesini.

Barış: Ha, öyleli. Bilseydim bornozumla gelirdim.

Fırat: Ne haber, Barış Yesari?

Derya: Barış Yesari mi? Ne diyorsun ya sen?

Barış: Barış mı? Oo, senin kafa yine gitmiş. Ben Savaş Yesari.

Fırat: Bak bakayım gözlerimin içine Barış. Daha önceden karşılaştığın birine benziyor muyum?

Flashback Fırat: O sürttüğün mekânlardaki adamlara benziyor muyum ben? Bak bakayım bir.

Barış: Vallahi dejavu oldum ha. Ama sen bu Barış'tan sonra bir toplayamadın kendini farkındasın değil mi? Depresyonda falan mısın sen? Bak çocuk öldü gitti, sen hâlâ hayal dünyandakilerle yaşıyorsun. Kaç kere söyledim sana. Bırak yakamızı, git teslim ol.

Fırat: Ben teslim olmam, teslim alırım. Bunu biliyor olman lazım. Bak bakayım nerede olduğuna? Kim var şu an sorgunda? Şu gözlerindeki korkuyu bana bir dillendirsene. Durumu bir anlamaya çalışsana. Devletin karakolundasın ve sorgunda ben varım. Yani oyun bitti. Zeyno, Cemre, Ferda hatta Savaş. Herhangi birinin katili olarak buradan elinde kelepçelerle çıkıp gideceksin.

Fırat: Cemre lan Cemre. Kardeşindi, biliyordun. Ama daha iyi bildiğin bir şey var ki o da kardeş öldürmek değil mi?

Barış: Sen kesin kafayı yemişsin. Ne Cemre'si ne kardeşi, ne diyorsun sen savcı?

Barış: Derya Komiser'im ben lütfen buradan gidebilir miyim? Bakar mısınız? Bu adamın derhâl tutuklanması lazım. Ne işi var burada? Avukatımı istiyorum ben!

Fırat: Öldürdün lan avukatını! Cemre'yi öldürdün!

Barış: Bana bak Fırat, burada ne sen savcısın, ne de ben katil. Buraya nasıl girdiğini bilmiyorum. Ama elinde bir b*k yok! Ben de Cemre'nin öldüğünü hanımefendi sayesinde öğrendim zaten.

Fırat: Öyle mi? Orada değildin yani dün gece? Gözlerimin içine bakmadın yani orada öyle mi?

Barış: Bazı savcılar hayallerde yaşar.

Fırat: Hayallerde yaşar? Al sana gerçekler.

Barış: Evet, tamam oradaydım. Ama ben Cemre'yi görmedim, kimseye de bir şey yapmadım. Büge o taraftaydı onu almaya gittim ben. Bak, o bahsettiğin isimlerden hiçbirini tanımıyorum. Ben birazdan buradan elimi kolumu sallayarak çıkıp gideceğim ama sen karının katili firari bir mahkûm olarak cezaevine gideceksin.

Fırat: Tamam lan tamam. Diyelim ki gittin Büge'yi aldın, tamam. O sokaktaydın, falan neyse. Görgü tanığı var elimde. Onu ne yapacağız? Olaydan hemen önce seni gören bir görgü tanığı. İçeride robot resmi çiziliyor şu an.

Fırat: Robot resimler beni hep korkutmuştur. Çünkü görgü tanıkları katillerin hep en karanlık taraflarını görürler. Boş bakışlar, ifadesiz suratlar. Suçluluk. Tıpkı sen gibi.

Fırat: Bu iş bitti. Sana söyledim, seni yakalayacağım demiştim. Oyun bitti.

Barış: Savcı belli ki bu komiser hanımefendi senin arkadaşın. İşte benim evime geldi, seni buraya aldı falan ama siz artık tatmin olduysanız ben gidebilir miyim?

Fırat: Başka bir ihtimal yok. Anlamıyor musun? Oyun bitti.

Derya: Robot resim. Tanığın tarifine göre Cemre öldürülmeden önce bu kişiyle tartışmış. Tanıyor musun?

Fırat: Ali.

Derya: Tanık, o saatte çöp atmaya çıkan bir yaşlı adam. Dönüp baktığında Cemre'nin acele acele önden yürüdüğünü bu kişinin de arkasından koşarak bir şeyler anlatmaya çalıştığını görmüş. Hatta şüpheli şahıs tam köşeyi dönerken Cemre'nin kolunu tutmak istemiş. Cemre daha da sinirlenmiş, sonra gözden kaybolmuşlar.

Barış: Her zaman bir ihtimal daha vardır.

Derya: Sakın, sakın! Tamam.

Fırat: Şerefsiz!

Barış: Bak.

Derya: Savaş Bey yardımlarınız için teşekkür ederiz. Kusura bakmayın lütfen, yorduk.

Barış: Peki, bir şey soracağım. Bu nedir? Yani komiser bir hanımefendinin bir katile yardım ediyor olması normal bir şey midir sizce?

Derya: İddialarını kanıtlayamazsa cezaevine girecek zaten.

Barış: O ne demekmiş ya? Neyin nesi bu? Katil koruma programı falan mı? Bu adamla ilgili ne kadar, ne kadar işlem varsa hepsinin derhâl başlatılması lazım. Bunun akli dengesi de bozuk. Beni ikizim zannediyor.

Derya: Savaş Bey kusura bakmayın, gerçekten.

Barış: Baktım vallahi. Avukatlarım gerekli bütün işlemleri başlatacak. Bu kadın katilinin, derhâl hak ettiği yere, hapishaneye dönmesi lazım.

Fırat: Daha bitmedi Barış.

Derya: Hişt!

Fırat: Unutma.

(01:06:15 01:06:32)

Barış: Merhabalar. Bir ihbarda bulunmak istiyorum. Ha, evet. Firari Savcı Fırat Bulut şu anda emniyette. Hayır yakalanmadı. Emniyette saklanıyor kendisi.

(01:07:30 01:08:06)

Fırat: Yanlış yapıyorsunuz. Barış Yesari yaptı.

Derya: Barış Yesari? Sen sorguda da öyle dedin. Sen niye bu adama ölmüş kardeşinin adıyla hitap ediyorsun?

Fırat: Çünkü o şerefsiz Savaş değil, Barış. Kardeşini öldürdü, yerine geçti. Ben bu olayı çözdüm. Ve ben bu olayı çözdüğüm için bana taktı gidip benim karımı öldürdü, suçu da benim üstüme attı.

Derya: Sen masumiyetinle birlikte akıl sağlığını da yitirmişsin Fırat.

(01:10:50 01:13:05)

Barış: Bu iş iyice canımı sıkmaya başladı. Neredesin be 'baby'? Bıçağıyla, silahı da yok. Hayır, Ali ne alaka zaten anlamadım ki? Ne işi vardı onunla? Bıçağı mı verdi ki?

Büge: Yatağı da hiç bozulmamış. Bir de her şey fazla derli toplu. Bence o gece burada kalmamış zaten.

Barış: Kesin başına bir şey geldi. Bunu kim yaptıysa onu bulacağım. Ve cezasını çekecek, anlamında.

Büge: Fıratlar almış olmasın?

Barış: Yok, o olamaz. Öyle olsaydı sabah sorguda sorarlardı.

Büge: Bir ailesi falan yok mu?

Barış: Yok. Yani var da Sasha için yok.

Büge: Tamam, arkadaş?

Barış: Uff! Sadece ben varım.

Büge: Tamam da Barış yani ot gibi yerden türemedi ya bu kadın. Mutlaka senden önce bir hayatı vardır onu kastediyorum.

Barış: Aslında biz onunla başka hayatlarımızın kalmadığını anladığımız bir anda tanıştık.

Büge: 'Okay'. Ee, peki bırakıp kaçmış olabilir mi?

Barış: Beni bırakıp mı?

Büge: Ay senin kendini bu kadar vazgeçilmez zannetmen...

Barış: O benim yanımda isteyerek kalan tek kişi. O beni bırakmaz, merak etme.

Büge: Tamam, onu da aldım. Ama böyle çözüme yönelik konuşmak adına birazcık düşünsen mi acaba? Mesela gidebileceği herhangi bir mekân. Ee, belki takıldığı birileri, bir sevgili belki.

Barış: Yürü gidiyoruz.

(01:22:00 01:23:55)

Büge: Barış emin misin burası olduğuna?

Barış: Bilmiyorum ki. Bir defa gelmiştik buraya. Bunun 'hacker' tayfası var ya arkadaşları. Onlarla takılıyorlardı burada ama... Bakalım, bakalım. Neresi burası?

Büge: Yani bakalım da burası böyle çok bitik bir yer gibi duruyor.

Barış: Aha buyur.

Büge: Kapalı zaten. Boş gibi burası. Gözüküyor mu bir şey?

(Bıçaklı biri gelir.)

Barış: Ao.

Büge: Oo.

Barış: Hişt tamam sakin ol. Tebrik ediyorum kardeşim çok doğru bir adamı soyuyorsun. Sakin ol. Para problem değil. Al, al bakalım.

Adam: Koy paranı cebine.

Barış: Neyin peşindesin oğlum sen? Hem soyup, hem tirip mi atıyorsun?

Adam: Esas siz neyin peşindesiniz?

Büge: Biz Sasha'yı arıyoruz.

Barış: Tanıyorsun anladık. Nerede o?

Adam: Ne alakanız var sizin onunla?

Barış: O benim ortağım. Bak şunu bir yerine koysan. Ne zaman bir problem yaşasa buraya gelirdi. Öyle söylemişti bana.

Adam: Doğrudur. Ters bir şey olunca gelir buraya.

Barış: Şimdi?

Adam: Şimdi yok. Bayağıdır uğramadı. Sasha buraya gelirse biliriz ki başı dertte. Gelmiyorsa her şey yolundadır.

Büge: Bak her şey yolunda falan değil, tamam mı? Bir terslik var, biz endişeliyiz. O yüzden lütfen bir düşünsen. Aklına belki bir şey gelir, başka bir yer.

Adam: Hayır.

Barış: 'Baby' bunun bir b*k bildiği yok. (Silah çıkarır.) Hadi güzel kardeşim, sen şimdi git sanatını yap hadi!

Barış: Neredesin be kızım? Neredesin ya?

(01:35:45 01:37:55)

Sinyor: Savaş, telefonda başsağlığı dileyerek geçiştirmek istemedim. Acını anlamayabilirim ama en azından paylaşmayı denerim. Çok kısa zamanda iki kardeşini kaybettin. Biri ikizin biri hiç tanımadığın, bilmediğin kız kardeşin. Asıl mesele ne biliyor musun? Kardeşlerin neden öldü? Büyüklerin yaşadığı günahlar yüzünden. Onların ödemediği bedeli çocuklar ödüyor. Bedel ne? Aşk. Babanın yaptığı en büyük hata buydu. Aşk ne kadar zevkli bir şey değil mi? İnsanın aklına gelmeyen şeyleri yaptırıyor. Ben bu yüzden âşık olmadım. Biliyorum çünkü bir gün beni öldürürdü.

Barış: Ben başkalarının günahlarının bedelini ödemekten çok yoruldum. Bunun ne demek olduğunu gayet iyi biliyorum. Ve oğlum aynısını yaşamasın diye elimden geleni yapacağım. Ben babam gibi bir baba olmayacağım Efkan abi. Kusura bakma Sinyor diyecektim, ağzımdan öyle çıktı.

Sinyor: Barış bana hep Efkan abi derdi.

Barış: Bahsederdi senden. Evet, oradan kalmış demek ki.

Sinyor: Boş ver, dert etme. Sorun yok. Savaş olmayı sen seçmedin. Barış olmayı da rahmetli seçmedi. Bize bir yol çiziliyor biz o çizilen yoldan gidiyoruz. Ama cesur ve kararlı olanlar kendi yollarını kendileri çiziyor.

(01:51:50 01:53:53)

Büge: Hiçbir şey söylemeyecek misin? Barış ne olur, anlat bana aklındakileri, kafandan ne geçiyorsa. Bir şey söyle.

Barış: Gördün değil mi Zahit Efendi'yi? Koskoca Zahit Yesari ne hâldeydi. Ben hiç onu öyle görmemiştim. Ben de öldüm aylar önce. Ama benim mezarıma toprak atarken elleri bile titremedi.

Büge: Hayır, öyle düşünme. Sen olmadığını biliyordu bir de.

Barış: Daha acı değil mi? Bilerek yaptı, biliyorsun değil mi? Bana kendi cenazemde acı yaşatmak için. Bilerek yaptı, göreyim istedi. Ben onu izledim Büge. Elleri bile titremedi onun. Kılı kıpırdamadı. Dayanamıyorum artık, biliyor musun? Gerçekten kendime, kafamın içindekilere. Aklımdan geçenleri bir bilsen. Ben güçlü değilim. Çok zayıfım ben. Gerçekten. O kadar zayıfım ki sürekli kötülük yapmak zorundayım. Hayatta kalmak için kötülüğe hapsoldum sanki. Kaybetmeyeceğim ama. Kaybetmeyeceğim. Bu yaşadığımız her ne b*ksa Barış'ın Barış olmak için savaşıysa kaybetmeyeceğim.

Barış: Sasha'yı bulmam lazım.

(01:58:25 02:00:30)

Barış: Neredesin be 'baby', neredesin ya? Ulan bu kuru kalabalıkta beni bir başıma bırakıp gittin ya. Yalnız başıma mı savaşacağım ben şimdi?

Sasha: 'Never ever'!

Barış: Sasha! Neredesin kızım sen? Ödüm koptu. Bana bak, bir daha sakın ben ölmeden beni bırakıp gitme.

Sasha: Sensiz asla cehenneme gitmem.

Barış: Ne oldu? Ne oldu sana çok merak ediyorum. Çabuk gel anlat. Neredeydin sen?

Sasha: Bölüm sonu canavarı Sinyor var ya, bu sefer gözüne beni kestirmiş.

Barış: Ne?

Sasha: Olay patladıktan sonra ben de başka yöne koştum. Hacı'yla denk geldim arka sokakta. O da tanık olduktan sonra seni riske etmemek için tekrar yanına gelmedim. Madem başladık, yarım bırakmadan bitirmeye karar verdim. Tahir evinin yakınlarındaydı. Derken, Ceyda çıktı bir anda piyasaya. Yani yapacak bir şey yok, onu da öldürürüm diye düşündüm ama meğer beni takip eden birileri daha varmış.

Barış: Kim? Sinyor senden ne istiyor peki? Anlamadım ki.

Sasha: İnan bana hiçbir şey anlamadım. Bir de beni tavana zincirledi.

Barış: Ee?

Sasha: Bir şey yapmadı. Merak etme, işkence bile yapmadı. Bir ara gelip korkutmaya çalıştı beni ama sonra aniden saldı.

Barış: Geceyle ilgili bir şey sordu mu?

Sasha: 'No'.

Barış: Ne işler karıştırıyor lan bu yine? Neyin peşinde ki?

Sasha: Bilmiyorum ama çıkacak kokusu.

Barış: Cemre'yi bizim öldürdüğümüzü mü düşünüyor?

Sasha: Bilmiyorum. 'Check' edecek vaktim olmadı ki. Of! Ne olur şu adamdan bahsetmeyebilir miyiz? Gerçekten, sürekli dibime girdi. İgrenç!

Sasha: Ben seni çok özledim.

Barış: Ben de seni, manyak.

Sasha: Küçük bir şey var mı?

Barış: Olmaz mı küçük bir şey?

(02:03:30 02:04:10)

Sasha: Şu arabamı hemen bulmamız lazım.

Barış: Sen bu Hacı'dan niye çekiniyorsun ki bu kadar, anlamadım.

Sasha: Çekinmek değil. Yine Fırat bir plan yapmıştır diye düşündüm. Ayrıca içimden bir ses o arabaya gitme dedi.

Barış: Neyse, polis bulmadığına göre, araba bıraktığın yerdedir, alırız şimdi.

Sasha: İnşallah.

Barış: 'Baby', şunu anlamıyorum ben, bu Ali'nin ne işi varmış o gece orada?

Sasha: Cemre. Cemre aramış. Aleyhindeki delillerle birlikte mahkemeye tanık olarak sunacakmış.

Barış: Neyse ki artık konuşamayacak Ali Efendi.

Sasha: Yine de çok dikkatli olmamız lazım. Hâlâ tehlikedeyiz.

Barış: Şu arabayı bulalım, bitsin şu iş.

Sasha: Bitmiyor.

(02:05:40 02:06:50)

Barış: Savcı? Ulan savcı! Arabayı bizden önce buldu.

Sasha: Bıçak arabadaydı.

Barış: Bıçağı niye arabaya koyuyorsun?

Sasha: Buldu. Kesin buldu. Ne yapayım? Hacı beni gördü, her taraftan polisler geldi. Yanıma mı alsaydım?

Barış: Ah Sasha ah!

(02:07:20 02:07:55)

Fırat: Derya, bıçak. Arkadaki yeşil araba. Arabanın sahibi Sasha. Barış'ın pis işlerini yaptırdığı kadın.

Derya: Arabası niye burada? Nazan'ı öldürüp kaçmış olabilir mi?

Fırat: Bıçağın üstündeki kan çoktan kurumuş.

Derya: Yani?

Fırat: Üzerindeki Cemre'nin kanı olabilir.

(02:09:40 02:09:53)

Fırat: Bu sırada gidip Sasha'yı bulalım. Haber uçtuğu anda kaçacaklar, tehlikeliler.

Derya: Senin bu Sasha dediğin kim? Ne T.C.'si var ne ehliyeti. Hayalet gibi bir şey.

Fırat: İşte tam da bu yüzden Barış bütün pis işlerini ona yaptırıyor.

(02:11:40 02:11:50)

Fırat: Sasha psikopatın teki, Barış'la bir araya geldiklerinde daha kötü oluyorlar. Gözlerine bakınca anlayacaksın zaten. O manyaklar gözlerini kırpmadan insan öldürüyorlar.

(02:12:00 02:17:10)

Sasha: Allah kahretsin! Bıçağı analize yollamışlar. Savcıdan önce o bıçağı bulmamız gerekiyordu. Ne yapacağım ben şimdi?

Barış: Tamam 'baby, relax'.

Sasha: 'Relax' mı? 'Relax' mı?

Barış: Evet.

Sasha: Nazan'ın evinin yakında arabam bulundu. Bıçağı buldular. Fırat o komiserle iş birliği yapıyor. Bütün oklar beni gösteriyor.

Barış: Yahu tamam, bütün oklar beni de gösteriyordu ama biz ne yaptık? Aldık o okları savcıya iade ettik, değil mi?

Sasha: Her yerde beni arıyorlar. Her yerde beni arıyorlar, eminim.

Barış: Sasha, beni de arıyorlardı. Buldular da. Alabildiler mi? 'Baby', bak seni hiç kimse alamayacak. Ben buna müsaade etmeyeceğim, tamam mı? Bunu kafandan çıkar. İşimize bakalım mı artık?

Sasha: Tamam. Tamam, tamam. Silahları alıp geliyorum.

Barış: Hadi. Yardım lazım mı?

Sasha: Hayır.

Barış: Her şeyi aldık. 'Okay'. Bir şey unutmadık değil mi ya?

Sasha: Hayır, zannetmiyorum.

(Fırat ve Derya gelir.)

Barış: Komiser Hanım, hayırdır ya? Eve geliyorsunuz, şirkete geliyorsunuz, mekâna geliyorsunuz.

Derya: Sasha sensin galiba, değil mi?

Sasha: Evet, benim galiba.

Derya: Cemre Uysal'ın öldürüldüğü yerin yakınlarında bir araç tespit edildi, içinde kanlı bir bıçak vardı. Cinayet aleti olduğunu düşünüyoruz, analize yolladık.

Barış: Biz ne yapalım? Ne işiniz var sizin burada?

Fırat: Çünkü katili almaya geldik.

Barış: Allah Allah!

(Telefon çalıyor.)

Derya: Hiçbir yere kımıldamayın, geliyorum.

Fırat: Ne oldu? Nereye böyle, hayırdır? Evime ilk girdiğiniz günden beri bu anı bekliyorum. Geldik mi sona?

Barış: Savcı, sen hâlâ karının katilisin ve kaçaksın. Yani Cemre'nin katilini bulunca bir şey değişmeyecek.

Fırat: Cemre'nin katilini bulacağım. Önce seni alacağız. 'Ladies first', değil mi? Sonra Cemre'den çaldığınız delilleri bana geri vereceksiniz. Sonra da sıra sana gelecek, merak etme.

Sasha: Hiçbir şey senin bildiğin gibi değil savcı.

Fırat: Tabii tabii, aynen.

Barış: Seni burada çekip vursam, ağır tahrik indirimim var, biliyorsun değil mi?

Fırat: Biliyorum, ben savcıyım.

Barış: Bak, sana silah çekmiyorum. Neden? Çünkü suçsuzum. Suçlu olsam da biliyoruz ki sen bana hiçbir şey yapamazsın.

Derya: Analiz raporu geldi.

Fırat: Evet?

Derya: Cemre'ye ait değil kan.

Barış: Ao!

Fırat: Nasıl? Kim?

Derya: Ali'ye ait, söylediğim gibi, intihar etmemiş, öldürülmüş.

Fırat: Sen öldürdün.

Sasha: Ben öldürmedim.

Fırat: Ali'yi sen öldürdün, daha sonra da intihar süsü verdin, bıçakta kan izi çıktı.

Fırat: Derya, niye duruyorsun? Alsana şu katili.

Derya: Alamam. Cinayet saatinde başka yerde olduğunu kanıtlayan tanık var.

Fırat: Nasıl? Kim?

Sinyor: Merhaba gençler.

Derya: Efkan Bey, Sasha'yı misafir etmiş. Eve girip çıkarken görüntü kaydı var.

Sinyor: Merhaba Sasha.

Fırat: Yalan. Yalan. Yalan!

(Flashback)

Sinyor: Son çare olarak beni araman çok hoşuma gitti Savaş.

Barış: Sinyor, senden rica ediyorum. Bak, rica ediyorum. Benim arkamı kolladığın gece var ya, Sasha'yı aldığın gece. O geceyi polise de söylemen lazım. Çünkü Ali cinayeti Sasha'nın üstüne kalmak üzere.

(Flashback biter.)

Barış: Çok teşekkür ederim Sinyor.

Sinyor: Şimdi değil Savaş. Rafi seni arayacak, ne zaman teşekkür etmen gerektiğini söyleyecek.

Derya: Sizi emniyete alacağız, sorguladıktan sonra bırakacağız.

Sasha: Memnuniyetle, komiserim.